o dönem çocuklar "bizim evdeki internet" diye ınternete referans verirlerdi. Evdeki internet evdeki kutunun içindeydi, okuldaki internet ise okuldaki kutunun içinde. Olur da evde oynadığı bir oyun sitesi okulda da açılırsa hayretler içerisinde kalıyorlardı; "bu oyun oradan buraya nasıl geldi?".
ha buradan nerde o eski internetlere bağlayacağım ("nerede o eski..." eklentisi 30 yaşla birlikte otomatik yüklendi, ben indirmedim). Bu bloğa da yazmaya başladığım bir dönem ha tüm buralar anonimdi, diz boyu leş gibi katharsisti. Ay ama ne güzeldi. Bilmeyene o anonimliğin hazzını anlatması zor. Özellikle şimdinin "Rica ediyorum biraz daha kendin olur musun? Bu paylaşımında kendin olmaktan 2,5 santim uzaklaşmışsın" eleştirilerinden uzakta hepimiz bir ayrı harikalar diyarında ne olmak istiyorsak o olmanın pişmiş kellesinde.
terapotik bir yanı da vardı. Filtresiz, yargılanma korkusuz yazmanın, kendini açmanın hazzı yeminlen filtreli fotolardan fazlaydı.
bu bloğa artık yazasım yok. Yani yazasım var da buraya yok. Başımı alıp başka yerlere demir atasım, yeniden anonim olasım var.
ama serde aylaklık var. elim gidiyor da ayak diriyor.
yılların hukuku var aramızda.
ben müsadenizle bloglara yeni "anonim filtresi" gelmiş de, kullanınca eski usul paylaşım yapılabiliyormuş oyunu oynayacağım. siz hangi taraftan esiyorsa, paşa gönlünüz nasıl istiyorsa öyle okuyun, ben siz yargılamadan okuyorsunuz oyununu oynayacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder