13 Haziran 2009 Cumartesi

günün adı hüzündür...

bugün senden kopmak istedim.. silmek istedim. istedim ki bitsin, her şey, hepten bir daha başlamamacasına...
sepetimdeki tüm kirlilerden kurtulmaktı amacım lakin yıkamaya gücüm yetmedi.. yakasım, yıkasım, kurtulasım geldi... ya da bu güne kadar her köşeye sıkışınca yaptığım gibi hepsinin kalbini kırasım, kanırtasım..
yapamadım. gene hüzünlü gecelere yakışan şarkıları dinledim, gün ışığına aldırmadan.. küçük iskenderin neşterini, jiletlerini tenime sapladım, sarhoş bar gecelerinde yaktım vücudumu hala yaşadığımı hissetmek amacıyla...hep bir yıl daha geçti.. yıllarla uzun yurtdışı seyehatleri fazlalaştı.. artık rahattım beni arayamayışının sorumlusu millerce uzağında olmamdı.. üzülmek gereksizdi
gene bir ağaç altı buldum, gölgesine sığındım,ışığının ulaşamayacağı notkada olduğuma inandırdım kendimi, redettemedi, sakladı sarmaladı, görünmez kıldı.
ben hep görünür kılmasını bekledim,bu değil miydi senden eksik kalan noktam.
hiç tanımadığım bir erkekti ve sana benziyordu, şarkıları haksız çıkartmak küstahlık olurdu. sana benzedi görünmez kıldı, bu defa kanırttı, küçük iskender'i bir kez de onun için dinledim, gene aynı şeyleri söyledi. şarkıları bir kez de onun için söyledim, "başka türlü bir yer yok" tu. sana benzedi.
savunma mekanizmaları bilinçsizdi, bu defa tamamen biliçliyim. savunmasızım, tüm jiletlerimi kendime sapladım silahsızım.

Hiç yorum yok: