15 Aralık 2011 Perşembe

er kişi kendinden bilir işi!



İstanbul'daki sonsuz sayılı günlerimin köküne kibrit suyu yedirdiğim şu günlerde biraz dördüncü boyut biraz da bavullar üzerine düşünüyorum.
yani diyorum ki; er kişi altını çizmediği kitabı tekrar okumaya yeltenmiyor ve üstünü çizmediği insana uzaktan da ulaşabiliyor. ve bu sebepten dolayı valiz hazırlarken bir altını çizdiği kitapları bir de üstünü çizdiği insanları valizine koymak istiyor.

ve yani diyorum ki; siz de regreseyseniz benim gibi, biz hepimiz regreseysek, paylaşılmış bir regresyon olmaz mı bu bizimkisi?

6 yorum:

Zeki Zikrullah Kırmızı dedi ki...

Tümümüz cehennemdeysek, cehennem cennet(tir), der miyiz, demeli miyiz?

Regresyon, kendi çalışma alanınızın terimi olsa gerek, hani neden Türkçe kullanmadınız, diye içimden yükselen soruyu kendim yanıtlayarak.

Bastırılmış, çekinik,vb. ortak paydamız (hafif eleştirerek işaret ettiğiniz bu konuda haklı olabilirsiniz, genel eğilimimiz bu yönde) yazgılaşmasa ya da her şeye rağmen böyle görmesek, yorumlamasak iyi olacak (sanki?)

madamkiaylak dedi ki...

tümümüz cehennemdeysek, bi "niye ki ama?" diye sorulmalı zannımca.

regresyon hakkında diycek lafım yok, bizim dile bu kadar adapte etmişler, ben de öyle kullandım, daha Türkçeleşmişi varsa da benim aklıma gelmiyor. valla düşündüm, yok hala gelmiyor.

bastırılmış, çekinik ve daha neler neler..öyle işte..

Zeki Zikrullah Kırmızı dedi ki...

Şu er kişi dokundurmanıza bayılmıştım. Er kişi de olsam, bundan utanalı, kitapların altını çizmeyeli ve çizmediğim kitapları yine ve yine okumayı deneyeli hanidir. İnsanı çizmeye gelince, bana sorarsanız ben de çizilen olmayı yeğlerim, yani cehennemi.
Ama burası cehennemse ve hepimiz içindeysek, bunu nasıl bilip de, 'niye ki ama?' diye sorabiliriz. Yoksa size tümüyle katılıyorum, duyarlığınızın keskinliği üstelik, bu ileri yaşımda ürpertiyor da beni. Birhan Keskin'in (yanılmıyorsam, Ba) dizelerini belki okudunuz:

"Ama aslında korkuyorum
Bütün bunlar cinnet
Bütün bunlar kıyamet
Bütün bunlar cinayet demeye
Bir daha düzeltilemeyecek şeyler
Söylemeye korkuyorum."

Dilin ben"in parçası olmak bir yana yapıcısı, kurucusu olduğunu düşünmem çok eskidir. Sınırlarımı aşmak istemem. Umarım sizi üzmemişimdir.

Genel olarak yazılarınızı hoş, duyarlı, gülmece tınısına karşın buruk da buluyorum. Melâli anlayan birisiniz (Yahya Kemal) anlaşılan genç kuşaktan olmanıza karşın.
Oda ve iş arkadaşım, sizin de eski okul arkadaşınız Mutlu (Kolağasıoğlu) tanıttı, önerdi sizi bana.
Çok yaşlı olsam da sizi okumaya, izlemeye zamanım olur sanki.
Mutlu, biraz önce sizi ve yorum yazdığım yazınızı tümüyle yanlış anlamış olabileceğime ikna etti beni.
Ne diyeyim, kuramlarımın (!) çökmesine kendimi bildim bileli alışığım. Dert değil.

ylmazmerve dedi ki...

Mutlu:))) neyse facebook alemine cevirmeyeyim burayi.. Pinar, saygilar!

Bana sorarsan, altini cizdigin kitaplari bilmem ama ustunu cizdigin insanlari ne kadar cabuk azat ettigine sasirip kalacaksin vakti gelince. valizinde yer olsa da eskiye, yeni olanin kendisine ve ihtimallerine fazladan yer acacaksin. benden demesi.

madamkiaylak dedi ki...

dert etmeyin hiç öyle şeyleri, ben de sık sık kendimi tümüyle yanlış anlamış olabileceğime ikna ediyorum kendimi.
birhan keskin severim, okurum, ama bazen dokunuyor bana okuduğum şeyler. kasıtlı olarak, belli zamanlarda okumak istemediğim şeyler, yazarlar olabiliyor, birhan keskin de bir tanesi. yani bazen bünye her şeyi kaldırmıyor. ve malumunuz birhan keskin biraz kanırtıyor.
mutlu. bilmiyordum mutlu'nun burlara baktığını. mutlu oldum :) selamımı iletin.
yazıları sevdiğnize sevindim, tükan hep açık,gene beklerim.

madamkiaylak dedi ki...

mervü,
corç,
bilemiyom corç dediklerni. ama epeyi bir inanmak istemeye meyyilim var, yalan değil.