Ben memur da oldum. Kalici bir kurumun gecici ozel kalemi
olarak dayreye gittim geldim bi kac ay. Insanin devlet kurumlarindan ogrenecegi
cok sey var. asla dayrede gecen zamanimi kayip zaman olarak gormedim.
Belgesellerde denk gelmissinizdir siz de fare yutan yilan
goruntusune. Iste ondan hoslanmiyorum. Hakeza mudurunun karsisinda ceketini
iliklemeye calisan ama beceremeyen memur goruntusunu de sevmiyorum. Bu goruntude
beni rahatsiz eden cok sey var. gobegi elvermedigi icin dugme ve ilik
biribirine yetismiyor, gobegi buyuten memuriyet, dar gelen ceket yerine baska
ceket aldirmayan da memuriyet ama utanan sikilan onun bunun “benim isini bilen
memurum” sandigi memur. Bu goruntude gobege takilmayin, gobekten kavusyan
dugmeyle, kamburunu cikarip ellerini onde ogusturmak da bir, iki buklum olup el
opmeye calismak da…
Bahsi gecen devlet kurumu il milli egitim, ozel kalemi
oldugum sahis il milli egitim muduru. Isim, sehir vermeyecegim elbette. zaten
gerek de yok. Zira calismaya basladiktan kisa bir sure sonra kibar ve uygun bir
dille uyarildim; “pinar hanim mudurumuze lutfen … bey seklinde degil, mudurum
diye hitap edin, daha uygun olacaktir”. Memuriyetin sabah sekiz is gitmesi zor
gelecek sanmistim, esasinda olay “mudurum” kelimesini dillendirmekteymis. Ilk mudurum
deyisimi hatirliyorum. Sinek yutmak gibi bir his. Yuzumu eksitmis olsam gerek
ki oda arkadasim sessizce arkadan seslendi “bana da en baslarda cok zor
gelmisti, insan alisiyor”. Insan her seye alisiyor, iki gunde duruma vakif olup
telefonlari “mudurum mudurunuzle gorusmek isterler” seklinde baglar oldum.
Geldi gecti, toplasan bi iki, saysan ocak subat bilmem ne. geriye
memuriyetimden kayip zaman degil asla degil ama alcaltici zaman olarak
niteleyecegim bir donem kaldi iste...