25 Ağustos 2009 Salı

şarkı sözü analizi, volume 3.

Uzun zamandır Bülent Ortaçgil'in "Dört Kişilik Düş" şarkısının sözleri dikkatimi çekiyordu. Sanatta ve hayatta psikanalizi severim bilmeyen yoktur. Bu şarkıyı dinlerken de "psikanaliz at gözlüğümü" atamadım.
Şarkıda bahsi geçen 4 kişilik düş Freud'un betimlediği yatagın 6'lı kadrosunu mu çağrıştırıyor nedir??? "dizilmişiz petek şeklinde... uzadıkça uzamakta.." kısımları özellikle. Freud'un altılı kadrosunu okurken de gözümde bir petek deseni canlanmıştı. Yani benim kafamda 3, onun kafasında 3, sonra onların kafalarında da 3'er derken uzadıkça uzuyordu petek gibi.. bilemedim.. takdir sizin!


Dört yanımda dört kişi
Hepsi de başka
Hepsinin elleri benim üstümde
Hepsi de der ki sen sen değilsin
Biz olmasak ne yaparsın

Dört yanımda dört kişinin dört yanında
Ama dizilmişiz petek şeklinde
Suyun en üstündeki damla gibi
Ayağımızda bin kilo

Uzadıkça uzamakta
Dört kişili düşüm
İçimdeki sancım büyüdükçe büyümekte
Uzadıkça uzamakta
Dört kişili düşüm
İçimdeki sancım büyümekte

Aynı eve tıkılmışız tepeleme
Herkesin ağzında ayrı bir şarkı
Neden bilinmez kim yapmış
Kulaklarım yok olmuş
bülent ortaçgil

Doğum günü öncesi sendromu

Son günlerde çevremdeki insanlarda "doğum günü öncesi sendromu" diye bir şey sezinliyorum. bilmiyorum bu kavram literatürde geçiyor mu fakat şöyle ki pek çok birey doğumgününden iki gün önce gerginleşmeye, daha az konuşmaya veyahut gerginliğin etkisiyle normalde konuştuğundan daha çok konuşmaya başlıyor. Daha çok ağlıyor ya da hiç yeri yokken şen kahkahalar atıyor. olmayacak şeylere kırlıyor ve doğum gününe kadar bu kırgınlık halini koruyor.
şimdi asıl mesele bu bireyler neden böyle bir davranış değişimi sergiliyorlar. herkesin yorumu farklı olabilir tabi, ama benim görüşüm; doğumgününden önce beklenti düzeyi yükselmekte ve kafadaki soru işaretleri artmakta. Acaba kimler doğum günümü kutlayacak, acaba "o" kuylacayak mı, hediye ne gelicek, laf arasında sıkıştırmıştım "yeni telefona ihtiyacım var" diye farketmiş midir? "Bak iki gün kaldı hiç 'bir işler karıştırıyor' gibi görünmüyorlar yoksa bu yıl sürpriz parti yok mu?"... bu böyle gider. şimdi bireyin kafası 48 saat boyunca bunlarla dolu olacağı için ve tüm bunların hesabını yapıyor olmayı da kendine yakıştıramadığı için de savunma mekanizları devreye giriyor. Birey bir şeye canı sıkılmış da içe dönükleşmiş gibi davranmaya başlıyor.
ve ardından 48 saatlık gerginliğin ardından doğumgünü geliyor. Var olan gerginlik tabiki burada da iş görüyor. "doğum günü kızımızın/oğlumuzun canı sıkkın ne yapsak da onu eğlendirsek" diye saflar birleşiyor, olağanüstü hal ilan ediliyor..
Bunlar benim öngörülerim, doğruluk payı vardır yoktur bilemem. Ama "doğumgünü öncesi sendromu vardır". :)